Fenerbahçenin Yeni Teknik Patronu
90'ların sonlarında Denizlispor'da, 2000'lerin başında Ankaragücü ve Gençlerbirliği'nde çok başarılı sezonlar çıkaran Ersun Yanal, daha sonra Milli Takımımızın başına geçmişti. Orada istediği performansı sergileyemeyen Yanal, çeşitli uzunluktaki aralarla Vestel Manisaspor ve Trabzonspor'u çalıştırmıştı, ancak bu takımlarda özlediği başarılı günlerine dönememişti. Çoğu kişi, Milli Takım'dan sonra motivasyon sıkıntısı çektiğini, başarısızlıktan sonra eskisi gibi geceli gündüzlü çalışmadığından dem vurmuştu.

Aykut Kocaman'ın sürpriz bir şekilde ve kamuoyu tarafından tam da anlaşılamayan sebeplerle ayrılmasından sonra; Ersun Yanal, pek de hoş olmayan bir bekleme sürecinin ardından Fenerbahçe'nin yeni teknik sorumlusu oldu.
Futbol Felsefesi
Ersun Yanal, spor yorumcuları tarafından maceracı ve kar-risk dengesini iyi ayarlamakta zorlanan bir teknik adam olarak değerlendiriliyor. Kendisi de; son yaptığı basın toplantısında, bu yıl taraftarların savunma önlemlerinin daha az olduğu bir Fenerbahçe futbol takımı izleyeceğini belirtti. Yani, 90'lı yılların sonunda Fatih Terim'in Galatasaray'da uyguladığı, "yediğinden daha fazla atarsan kazanırsın" mentalitesine benzer bir felsefe uygulayacak gibi bir beklenti var. Son zamandaki duruma bakarsak, bu beklentinin ne kadar gerçekçi olduğunu görebiliriz.

İlk gözümüze çarpan, Ersun Yanal'ın takımlarınn attığı gol sayılarının mutlaka lig ortalamasından yukarıda olduğu... Bunu tüm sezon boyunca takımın başında olsa da, sonradan gelse de, sezon bitmeden ayrılsa da başarıyor. Ancak Ankaragücü'nü çalıştırdığı her iki sezonda ve Gençlerbirliği'ni çalıştırdığı ilk sezonda, lig ortalamasının çok üstünde gol atılmasına rağmen, sonraki yıllarda ortalamaya çok yakın bir sayıda seyrettiği görülebiliyor. Son yıllarda ligde gol atmanın zorlaşması gerçeğini analizimize eklesek bile; yukarıdaki üç sezondaki gol ortalaması ile sonrakiler arasında büyük farklılıklar olduğu gerçek.

Yine de, Ersun Yanal ile hızlı, bol gollü, hücum futbolunu bağdaştıracak bir veri son yıllara bakıldığında yok. Öyle bir bağın olduğu yanılgısı, zannederim ilk 4-5 yılında çalıştırdığı takımların (Denizlispor, Ankaragücü, Gençlerbirliği) performansından kaynaklanıyor. Grafiğe bakıldığında, son yıllarda, Ersun Yanal'ın 2000'li yılların başlarına göre daha az maceracı bir felsefeyi takip ettiği söylenebilir. Bunda belki de Milli takımda yaşadığı kısmi başarısızlık etkili olmuş olabilir.
Ancak benim bu konudaki yorumum şöyle:
Eğer Ersun Yanal'ın Gençlerbirliğ'ni çalıştırdığı dönemden sonra belirgin bir duraklama sürecine girdiğini kabul edersek ve yukarıdaki grafikte Gençlerbirliği ile yaşadığı son sezondaki değerlerine dikkat edersek, bir şekilde eski hücum felsefesinin yerine daha temkinli bir sistemi benimsediğini, ancak bu sistemi hücum sistemi kadar iyi uygulatamadığını düşünüyorum. Yani Ersun Yanal, belki de yaşadığı tecrübelerden dolayı çok başarılı olduğu sistemi bir kenara bırakarak, kendisine yeni bir felsefe belirlemiş. Bu sistemde de kayda değer birşey yapamamış.
Şu ana kadar Fenerbahçe, hazırlık maçları ve Salzburg'a karşı oynanan Şampiyonlar Ligi eleme maçında eski sistemi ile oynadı. 2 ön libero ile oyunu tutan bir yapıda. Bu sistem, bu tür oyunu tüm takımlarında oynatan ve bu taktiği iyi bilen, oyuncularını bu sisteme göre hazırlayan Aykut Kocaman ile başarılı idi. Ersun Yanal'ın bu sistemi bir an önce değiştirmesi gerektiğini savunuyorum.

Fenerbahçe, Ersun Yanal döneminde yıllardır yaptığı yatırımın karşılığını ancak böyle alabilir. Aksi takdirde, taraftarı yine yoğun bir hüsranın beklediği görüşündeyim.
Bu vesile ile Fenerbahçe'nin büyük kaptanı Selçuk Yula'ya Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Nur içinde yat Büyük Kaptan.
Bu vesile ile Fenerbahçe'nin büyük kaptanı Selçuk Yula'ya Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Nur içinde yat Büyük Kaptan.