17 Ağustos 2013 Cumartesi

Torku Konyaspor - Fenerbahçe

Maç böyle verilir, maç böyle alınır.

Ersun Yanal'a ne kadar büyük bir yuh varsa, Uğur Tütüneker'e de o kadar büyük bir alkış.

İkinci yarı Fenerbahçe sahada mıydı? Biz, taraftarlar göremedik de...

Tebrikler Konyaspor...

Fenerbahçe'de yine bir sıkıntı var. Rıdvan, Oğuz dönemlerinin başlangıçları gibi başladık. İyi ki Arsenal'de sakatlık problemleri var. Yoksa motorun eski model Anadol gibi tırt tırt tırt diye birden bire durduğu bu takım hezimet bir skor yaşayabilir.

Sezon içinde beklediğimiz düşüşü, maç içinde gördük.

Konyaspor'da değişiklikler müthişi, Fenerbahçe'de berbat. Ersun Yanal cepteki kredisinden yemeye başladı. Uzun süre kalacağını da düşünmüyorum. Umarım yanılırım.


9 Ağustos 2013 Cuma

Şikeci UEFA...


UEFA kendisine şike davası açmalı...


Fenerbahçe'nin UEFA ile süregelen davası herkesin malumu. Fenerbahçe'nin, UEFA Şampiyonlar Ligi'nden elenmesinin de UEFA'yı sürecin karmaşıklaşmaması konusunda ne kadar rahatlatacağı belli. Fenerbahçe'nin olası rakiplerine bakıyorsunuz, en zorlu kura Arsenal...

Belki de UEFA'nın kura çekimlerinin önceden ayarlanmış olduğu konusunda kafa yormuş okuyucular mutlaka düşünmüştür, "Bize bu şartlarda kesin Arsenal çıkar" diye.

Her ne kadar bu, Rosswell kazası, Mısır Tarlaları İşaretleri veya Hitler'in Arjantin'e kaçtığı gibi komplo teorilerine benzese de; UEFA'nın Şampiyonlar Ligi Grup sonrası maçları kura çekimlerinin şaibeli olduğuna inananlardanım. Çok uzun zamandır - Real Madrid - Barcelona'nın finalden önce karşılaşmaması gibi -  ŞL maçlarının marka değerinin artması adına en fazla fayda sağlayacak veya en büyük reklam ve bahis gelirlerini yaratacak kuraları görmekteyiz.

6 Ağustos 2013 Salı

Ersun Yanal...

Fenerbahçenin Yeni Teknik Patronu

90'ların sonlarında Denizlispor'da, 2000'lerin başında Ankaragücü ve Gençlerbirliği'nde çok başarılı sezonlar çıkaran Ersun Yanal, daha sonra Milli Takımımızın başına geçmişti. Orada istediği performansı sergileyemeyen Yanal, çeşitli uzunluktaki aralarla Vestel Manisaspor ve Trabzonspor'u çalıştırmıştı, ancak bu takımlarda özlediği başarılı günlerine dönememişti. Çoğu kişi, Milli Takım'dan sonra motivasyon sıkıntısı çektiğini, başarısızlıktan sonra eskisi gibi geceli gündüzlü çalışmadığından dem vurmuştu.

Nihayet, 2011-2012 sezonunun ortasında Skibbe'den devraldığı Eskişehirspor'la, 2012-2013 Gençlerbirliği'nde oynattığı heyecan veren futbola yaklaştı. Özellikle Fenerbahçe ile kupa yarı finalinde oynanan maçların Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın takdirini toplamasına veya bu takdiri perçinlemesine yardımcı oldu. 
Aykut Kocaman'ın sürpriz bir şekilde ve kamuoyu tarafından tam da anlaşılamayan sebeplerle ayrılmasından sonra;  Ersun Yanal, pek de hoş olmayan bir bekleme sürecinin ardından Fenerbahçe'nin yeni teknik sorumlusu oldu. 

Futbol Felsefesi


Ersun Yanal, spor yorumcuları tarafından maceracı ve kar-risk dengesini iyi ayarlamakta zorlanan bir teknik adam olarak değerlendiriliyor. Kendisi de; son yaptığı basın toplantısında, bu yıl taraftarların savunma önlemlerinin daha az olduğu bir Fenerbahçe futbol takımı izleyeceğini belirtti. Yani, 90'lı yılların sonunda Fatih Terim'in Galatasaray'da uyguladığı, "yediğinden daha fazla atarsan kazanırsın" mentalitesine benzer bir felsefe uygulayacak gibi bir beklenti var. Son zamandaki duruma bakarsak, bu beklentinin ne kadar gerçekçi olduğunu görebiliriz.





İlk gözümüze çarpan, Ersun Yanal'ın takımlarınn attığı gol sayılarının mutlaka lig ortalamasından yukarıda olduğu... Bunu tüm sezon boyunca takımın başında olsa da, sonradan gelse de, sezon bitmeden ayrılsa da başarıyor. Ancak Ankaragücü'nü çalıştırdığı her iki sezonda ve Gençlerbirliği'ni çalıştırdığı ilk sezonda, lig ortalamasının çok üstünde gol atılmasına rağmen, sonraki yıllarda ortalamaya çok yakın bir sayıda seyrettiği görülebiliyor. Son yıllarda ligde gol atmanın zorlaşması gerçeğini analizimize eklesek bile; yukarıdaki üç sezondaki gol ortalaması ile sonrakiler arasında büyük farklılıklar olduğu gerçek. 
Gelelim yenen gol sayısına...Özellikle Gençlerbirliği ve Trabzonspor'u çalıştırırken lig ortalamasının oldukça altında kalması, ilginç bir işaret... Onun dışında ise genellikle lig ortalamasının ya biraz ya da oldukça üstünde gol yemiş. Yani iskeleti sağlam, takım defansı oturmuş, kaliteli defans oyuncuları olan takımlarla az gol yiyor.
Yine de, Ersun Yanal ile hızlı, bol gollü, hücum futbolunu bağdaştıracak bir veri son yıllara bakıldığında yok. Öyle bir bağın olduğu yanılgısı, zannederim ilk 4-5 yılında çalıştırdığı takımların (Denizlispor, Ankaragücü, Gençlerbirliği) performansından kaynaklanıyor. Grafiğe bakıldığında, son yıllarda, Ersun Yanal'ın 2000'li yılların başlarına göre daha az maceracı bir felsefeyi takip ettiği söylenebilir. Bunda belki de Milli takımda yaşadığı kısmi başarısızlık etkili olmuş olabilir. 

Ancak benim bu konudaki yorumum şöyle: 

Eğer Ersun Yanal'ın Gençlerbirliğ'ni çalıştırdığı dönemden sonra belirgin bir duraklama sürecine girdiğini kabul edersek ve yukarıdaki grafikte Gençlerbirliği ile yaşadığı son sezondaki değerlerine dikkat edersek, bir şekilde eski hücum felsefesinin yerine daha temkinli bir sistemi benimsediğini, ancak bu sistemi hücum sistemi kadar iyi uygulatamadığını düşünüyorum. Yani Ersun Yanal, belki de yaşadığı tecrübelerden dolayı çok başarılı olduğu sistemi bir kenara bırakarak, kendisine yeni bir felsefe belirlemiş. Bu sistemde de kayda değer birşey yapamamış. 
Şu ana kadar Fenerbahçe, hazırlık maçları ve Salzburg'a karşı oynanan Şampiyonlar Ligi eleme maçında eski sistemi ile oynadı. 2 ön libero ile oyunu tutan bir yapıda. Bu sistem, bu tür oyunu tüm takımlarında  oynatan ve bu taktiği iyi bilen, oyuncularını bu sisteme göre hazırlayan Aykut Kocaman ile başarılı idi. Ersun Yanal'ın bu sistemi bir an önce değiştirmesi gerektiğini savunuyorum. 


Fenerbahçe'de daha önce Denizlispor, Ankaragücü ve Gençlerbirliği'nde oynattığı, bol riskli, çok adamla ileriye çıkan, geride açıklar verme pahasına oyunu rakibinin sahasına yıkan bir mentalite ile oynamasının daha faydalı olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe, geçmiş yıllarda oynadığı sistem bakımından, savunma bilgisi yüksek, dengeli bir takım. Riskli oynanan oyunlarda, diğer takımlara göre daha az gol yiyecektir. İleride çoğalabilirse, çok kaliteli ayakları ile golü rahatlıkla bulacaktır. Bu oyunu Türkiye'de en iyi oynatan iki teknik direktörden biri de Ersun Yanal'dır. Kendisini, Ersun Yanal'ı Ersun Yanal yapan felsefeye, öze dönmeye ve bu kadro ile keyif veren bir takım ve futbol yaratmaya davet ediyorum. 

Fenerbahçe, Ersun Yanal döneminde yıllardır yaptığı yatırımın karşılığını ancak böyle alabilir. Aksi takdirde, taraftarı yine yoğun bir hüsranın beklediği görüşündeyim.

Bu vesile ile Fenerbahçe'nin büyük kaptanı Selçuk Yula'ya Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum. Nur içinde yat Büyük Kaptan.



Popüler Yayınlar